29 Mayıs 2012 Salı

savaşma, çay demle


   Değerli günlük; günümü gün etmekle meşgulken, davulların sesi uzaktan hoş gelmeye devam ediyor. Sana anlatacak çok şey birikiyor fakat biriken hiç bir şey anlatma iştiyakı oluşturmuyor. Herneyse...
   Sayın günlük, yeni gelen yılların bana en büyük zararı çayın parayla satılması olmuştur. Yine yeni bir hamle olan turizmin pohpohlamasıyla misafirperver olduğumuzu zannederken ne kadar pislikleştiğimizi anladım. Şu ülkede nereye gidersen git hangi kapıyı çalarsan çal eğer seni misafir olarak görüyorlarsa çay ikram ederler. Samimiyet filan farketmez. Öyle gerektirir ev sahibi olabilmenin
ritüelleri.
    Öz yurdunda parya olma durumları burada başlıyor işte. Çarşıda gezerken yorulup bir yere oturmak gerektiğinde orada bulunmanı meşrulaştırmak için çay alman gerekiyor. Eskiden bir yere oturduğunda gönlünü hoş tutmak için getirilen aynı çaydan bahsediyorum. Menüdeki en ucuz şey olduğu için içiliyor hatta buruk tadı katlanılması gereken bir şey haline geliyor. Değerlerimizin ucuzlaştırılması sayın günlük...
    Hem hiç bir şey ikram olduğu zamanki kadar değerli olmuyor sanki.




 not: başlıktaki söz bana ait değildir. 'bir yerden almıştım ama' cümlegillerdendir.




3 yorum:

  1. çok iyi bi noktaya parmak atmışsın yönetici kardeş. ayrıca yandaki anket süper olmuş ben o rusları bi tek benim bloga giriyolar zannediyodum matruşka felan :)

    YanıtlaSil
  2. hacı bizim gezi yazısı nirde haa nirde buda güzel yanıgir mişken ayıb olmasın diiye okudum ama

    YanıtlaSil
  3. hadi matruşka neyse de el gırgırını ne anlıyorlarsa artık... gezi yazısı eve ulaşınca sayın kapo

    YanıtlaSil