17 Mayıs 2012 Perşembe

develer tellal, pireler apaçi berberi iken

   Değerli günlük; bu yazımı nazarımızın dokunduğu Bangladeş halkına ithaf ediyorum. Bundan dört beş sene evvel (ihtiyar mode:on) valide hanım bana dünyanın en mutlu halkının Bangladeş halkı olduğunu fakirliğe rağmen kardeş kardeş yaşadıklarını filan söylemişti para saadet ilişkisine gönderme yaparaktan. Harbiden de öyleymiş. Mişli geçmiş zamandan da anlayacağın üzere nazarımın değdiğine hükmettim. Şu sıralar kendilerinin başı selden, depremden, hastalıktan filan kurtulmuyor, üzülüyorum.
-Evet biliyorum sayın günlük, koskoca ülkeye nazar değdirebileceğime inanmak narsizm belirtisi olabilir.-
    Sayın günlük, fenerbahçenin kupa almasıyla tabular yıkılıyor falanda konu o değil. İlk defa bir maç izledikten sonra top oynayasım geldi, hani karate filminin gaza getirdiği seksenlerin insanı gibi oldum. Kardeşimi de alarak mahallenin 12 yaş ortalamalı toprak saha maçına dahil oldum. Anladım ki analar ne guizalar doğuruyormuş -ccc guiza reyiz ccc- . Maçta atılamayan gollerin hemen hemen hepsi kendime ait olması mahalledeki 'abi' sıfatıma darbe vuracağı endişesiyle bir süre sonra kaleye geçmeye karar verdim. Sonuçta ufak çocuklar -ki topa saatte 30-40 km hızla vuramayacaklarını umduğum veletlerdi- bana gol falan atamazlardı, yani ben öyle ummuştum.(yanlış zamanlamayla çıkıp gol yiyen Rüştü mode: on). Lakin sayın günlük hayatta her şey istediğin gibi olmuyormuş... (üç noktanın şerrinden O'na sığınmak icap eder)
     Neyseki çay höpürdetmenin rahatlığı evde beni bekliyordu ve bu kriz de teğet geçti, çok şükür. Höpürdetilen şeyler iyidir candır. ( bkz: nargile, yarılanmış orta şekerli Türk kahvesi.)
  

1 yorum: