9 Mayıs 2012 Çarşamba

düşünmek ve akla gelen şeyin yanılgısı

  Değerli günlük; hayatımı ruh beden ikililiğinden yönetmediğimi farkettim. Ben ve sanal diğer benler sözkonusu. İşin garibi çevremde çok ender rastlıyorum benliğine hakim olan insanlara. En basit reaksiyonumuz bile maymun iştahlı bir taklit, öğrenme ürünü bile değil. Hani, sürüklenecek rüzgar olmasa bile alışkanlıklarımızdan bağımsız bir çapamız yok ki sabit duralım.
   Zannediyorum düşünmenin özerk halinin zevki cezbediciliğini kaybetmiş. Mahremiyet beynin kıvrımlarının, anayol kavşaklarındaki kazaların kapalı devre kamera sistemleriyle haber bültenlerine konu olması gibi aciz kalmış. Düşünceler üretiliyor ve üretmek zevk veriyor belki ama müridler kendi sığlığının ellerini öpmeye başlamışlar ve hocalar... Hayır hocalar pek yoklar artık. Ağzından çıkacak her söz çılgınca bir kıskançlıkla beyne kazınabilecek insanlar yerlerini öğrencilerini yine öğrencilerin gelecekleriyle tehdit eden savaş makinelerine bırakmışlar. Üç beş kitap karıştıran birinin yüzüne bakmayacağı tipler yani...
     Sayın günlük; bilginin çoğalması ve kolay erişilir olması, hazzın çoğalması ve dokunanın yanması gözümü münevverlere çevirdi. Ama sayın günlük, baktığım her yer basit el fenerleriyle dolu. Noluyor, ne bitiyor demeden gidici bir ara neslin üyesi olmaktan korkuyorum. Yaşlanınca torunların canını sıkacak anılar yerine onlarla çocuklaşıp akıllı telefonlar aracılığıyla komik videolar gönderen garip bir nesil. Asımın torunu Berkecan'ın nesli anlatabiliyor muyum? Ve belki ancak Haçlı seferlerini ve Moğal istilasını yaşarken beylikler arası kardeş kavgasını da aynı anda yaşayan Selçuklu Türkmen'inin ızdırabıyla kıyaslanabilecek bir acı yaşayan, daha doğrusu yaşayamayan sanal kaygılardan gerçek sivilceler pörtleten bir nesil.
     Neyse çaylar geldi, okey taşı masaya vuruldu, sigara içmenin yasak olduğunu ifade eden tablo sigara dumanıyla görünmez oldu, bir garip adam Yunus Emre'yi sigaya çekti, ve çaydan ilk yudum höpürdetildi...

1 yorum:

  1. abi naptın, gece hatta sabah 5.18 şu anda, ve bu çok ağır oldu. dergide bunu mutlaka görmek istiyorum ona göre.
    hepsi çok iyiydi de burası öldürmüş:" Noluyor, ne bitiyor demeden gidici bir ara neslin üyesi olmaktan korkuyorum. Yaşlanınca torunların canını sıkacak anılar yerine onlarla çocuklaşıp akıllı telefonlar aracılığıyla komik videolar gönderen garip bir nesil. Asımın torunu Berkecan'ın nesli anlatabiliyor muyum? Ve belki ancak Haçlı seferlerini ve Moğal istilasını yaşarken beylikler arası kardeş kavgasını da aynı anda yaşayan Selçuklu Türkmen'inin ızdırabıyla kıyaslanabilecek bir acı yaşayan, daha doğrusu yaşayamayan sanal kaygılardan gerçek sivilceler pörtleten bir nesil."

    YanıtlaSil