18 Haziran 2012 Pazartesi

muhayyel ülke

  Değerli günlük; herkes ilerdeki sevgilisinin hayalini kurarken çıkıntılık yapmak adına ben de hayalimdeki ülkeyi kurguladım.
   Ülkemde herkes güler yüzlü, mutlu filan olmayacak; aksine cümle ahali atarlı olmalı. Sırtını devlete dayamak zulüm addedilecek. Çünkü halk en ufak hatasını gördüğü memuru -ki bu devletin başındaki kişi de olabilir- rezil edecek, perişan edecek ve üstüne 'oğlum bak git' deyip sopayı kafasına indirecek ve bunları mecazen yapmayacak yeri geldiğinde.
    Eğer bir grup gösteri yapmakla kalmayıp ve üstüne taşkınlık yapıyorsa bunu önlemek bundan hoşlanmayan diğer gruplara düşecek, polisin görevi bu önlemenin dengeli olmasını ve çığrından çıkmamasını gözetmek olacak. Böylece kimse polise, polis de kimseye lüzumsuz karışamayacak.
   Esnaftan işini layıkıyla yapmayan varsa bunlar gazatelerde açıklanacak ve zabıtanın görevi tespitçilik olacaktır. -zabıtayı bile tespitçi twitter fenomeni yapacağız böyle giderse-
    Düello sistemini getirebiliriz. Ülke benim değil mi nitekim. Siyasi parti liderleri saçma sapan polemiklere girdiklerinde; baktılar olmayacak gibi ve seçmen de gaz veriyorsa -öp öp öp!- düelloya gidilecek. ttarena'da atlar ve uzun şövalye mızrağı hazırlanacak, üstünde parti amblemi olan metal zırhlar giyilecek ve iyi olan kazanacak. Bak bakalım sonra lüzumsuz polemiklerle gündem değiştirebiliyorlar mı?
    Askerlik mevzuunda ise madem doğuştan asker milletiz; isteyen bu yeteneği karşılığında para almak kaydıyla asker olsun. İstemeyenleri zorla tuvalet temizlettirecek, mıntıka temizliğine çıkaracak değilim ülkemde.
     Eğitim sistemine gelelim. İlk dört yıl zorunlu olsun. Okumayı filan öğrensin millet, hepten cahil kalmasın. Geri kalan isteğe bağlı ve ücretsiz olsun. Üniversiteler iş bulmak için okunmamalı. İş dünyası olduğu kadar çıraklık sistemiyle yürümeli. Sırf azıcık kibar olsun diye üniversite mezunu polise ihtiyacımız yok, anlatabiliyor muyum? Eski polisler kahveden toplanıp polis yapıldığı için işkence yapmıyordu, yöneticiler öyle uygun gördüğü için yapıyorlardı, Anadolu çocuğu bunu yemez nitekim.
    Üniversiteler gerçeğin ve bilimin peşinde olması lazım. Sadece bir iki tane olmalı ve sadece dahiler filan girebilmeli. Böylece gerizekalı profesörlerin televizyona çıkmasından kurtuluruz.
     Dış politikada atarlı olacağız. Mesela avrupa birliğine dair bir çifte standart varsa anında tavır koyacak ve ortam terk edilecek. Allah bilir ya şu anki dünya düzeni tek bir onurlu devletin varlığına dayanamayıp çöker ya da o devleti yok etmek zorunda kalır.
    Kapışırız yani sayın günlük. 'Başımıza savaş mı çıkaracaksınız' diyen paşalar yerine 'gelsinler gömelim' veya 'ooo nasıl koyduk' şeklinde 'bizden' paşalarımız olursa şövanizmin dibine bile vurabiliriz ama gerek yok. Bizim topraklar bize yeter, abartmayalım. Savaş kötüdür, ama onursuzluktan iyidir nitekim.
     İşte sayın günlük ana hatlarıyla böyle. Biraz zorlamayla delikanlı bir devlet kurdum sanki. Teşkilatçı milletiz evvelallah, blogda bile devlet kurdum işte. Saygılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder